Bu yaz gerçekten çok neşeli ve albenili koleksiyonlar var vitrinlerde. Renkler  bonbon gibi , modeller  hikaye  gibi. Hikaye gibi modeller diyorum, çünkü modeller  tasarlanırken  tasarımcılar birer  hikaye oluşturmuşlar. Bu  akımın öncüsü tartışmasız   MANOLA BLAHNIK. Ünlü  ayakkabı tasarımcısı dünyaca ünlü bir çok starı koleksiyonlarıyla kendine fanatik yapmış.  SEX AND THE CITY  filminde de tasarladığı bir ayakkabı ile  Sarah Jessıca Parker  ‘ın başını döndürerek filmin konusunu oluşturmuştu... Tasarımcı ülkemize geçen sene Harvey Nickolas ‘taki kendine ait reyonun açılışına katılmak üzere gelmişti. İstanbul ’a hayran olmuş ve bir sonraki  koleksiyonuna ilham kaynağı olan İstanbul ’un adını vermişti. 

Su da erimeyen ve çökmeyen ancak boyaların serpilmesi suretiyle ve sanatçının da müdehalesiyle dağılan boyaların oluşturduğu şekillerin kağıda geçirilmesi şekline denir, Ebru Sanatı. En anlaşılır ifadeyle bu şekilde tanımlayabiliriz. Ancak oldukça komplike ve teknik  bir süsleme sanatıdır. Köklerinin 9.yy’a kadar dayandığı varsayılan ancak tam olarak hangi ülkeden çıktığı bilinemeyen  ve  hiçbir sanat dalıyla  benzerlik göstermeyen tekniktir. Nereden çıktığı bilinmemesine karşın birçok kaynakta Türkmenistan’ da doğduğu iddia edilmiştir. İran üzerinden de Anadolu’ ya gelerek burada gelişmiş ve önemli bir  Türk sanatına dönüşmüş olduğu bilgisi  mevcuttur, kaynaklarda.

Kuzey Afrika’ da  bir Arap  ülkesidir  ki , Afrika kıtasında olmasına karşın Afrika Birliğine  tek  üye olmayan ülke . Batı Sahra’ nın tamamının Fas’a ait olduğunu kabul  etmeyen Birleşmiş milletler ve Afrika Birliği bu üyeliğe engel teşkil etmektedir.  Krallıkla yönetilmekte olan bu ülkede , halk kral  6.Muhammed (Muhammed  El  Hamis ) ‘ e karşı son derece saygılıdır. Bunun iki sebebi bulunmaktadır. Biri babası 2.Hassan’ dan sonra baskıcı rejime son vermesi,  diğeri ise Hz. Muhammed (S.A.V)’ın soyundan  gelmesidir.

Barcelona‘da  1878 ‘li yıllarda tekstil endüstrisinin gelişmesiyle orta sınıfın güçlendiği, zenginliğin ve şehirsel gelişimin arttığı bir dönemdi. Tam bu dönemde Gaudi’nin üniversiteyi bitirip iş hayatına başlamış olması, Barcelona kentinin, mimarın  tüm sanatsal faaliyetlerinin merkezi olmasını sağlamıştır. En önemli  eseri ise hayatını adadığı ve yapımı hala sürmekte olan La Sagrada Familia bazilikasıdir. İsmi Kutsal aile anlamını taşımaktadır. Gaudi eserine 1882 tarihinde başlamış. 1908 tarihinden – 1926 ölüm tarihine kadar sadece çok inandığı bu eserini bitirmeye konsantre olmuş ve başka bir proje yapmamıştır. 

Dost başa, düşman ayağa bakar derler. Ancak modanın öncelikli tiraja sahip olduğu 2000’li yıllarda dost-düşman herkes ayağınıza bakıyor. Tarihte  ihtiyaçtan dolayı tasarlanmış olmasına karşın günümüzde önemli bir kategori temsilcisi, sıkı bir arzu nesnesi ve bireysel bir kimlik belirleyicisi, Ayakkabı. Osmanlı döneminde malzemesine göre cimcime, sandal, mest, çapula, gibi isimler almıştır. İlk ayakkabının sıcak iklimli ülkelerden ve sandalet biçiminde ortaya çıktığı sanılmakta. Ortadoğu bölgesinde ayağı kızgın kumlardan koruyabilmek için, ayakkabılara topuk ilave etmişler. Avrupa ‘da 18.yy a kadar kadın ve erkekler aynı tür ayakkabı  giyiyorlardı.

Dünyanın yeni ticari lideri. Amerika ‘dan  Avrupa’ya , Asya’dan  Avustralya’ya kadar tüm dünyanın yeni ihracat  hakimi. Kullandığımız her ne ürün olursa olsun elimize alıp ürün etiketine bakacak olursanız  %90 göreceğiniz şey MADE IN CHINA  olacaktır. Tarihi, devasa yüz ölçümü ve geçirdiği değişimlerle Çin seyahati çok önemli bir kültür deneyimi olacaktır. Dağları tepeleri aşarak   mesafe tanımaksızın  uzanan Çin Seddi, yüzlerce yıl önce yapılmış , yumurta kabuğu inceliğinde  zarif bir gerdanlık gibi süzülüyor.

Kimbilir kaç yıldır çantamla bütünleştiğimi? Sanki çantamla doğdum ve günün birinde çantamla ölücem ... Sanırım bir çok kadın bu duyguyu yaşıyordur. Çanta, insanda öyle bir alışkanlık yaratıyor ki , kimi zaman kısa süreliğine bir yere bıraksam üzerimde ağırlığını hissetmediğim anda telaşa kapılıyorum , acaba çaldırdım mı diye. Çantayla kadının bağı bu kadar sıkı olunca, modacıların  üstüne eğildiği bir konu haline gelmiş. Sezonun trendlerini kullanarak birbirinden çeşitli çantaları piyasaya sunmuşlar. Vitrinlere bakmaya doyamayacağınız çeşit ve renkte model var.

Eğer tarzınızı serbest bırakıyor ve moda olanı yakından takip ediyorsanız bu yaz  çiçekler içinde kaybolacaksınız. 2009 yaz sezonu birbirinden renkli ve belkide daha önce keşfetmediğiniz çeşit çiçeklerle dolu. Modacılar bu sezon çok yönlü düşünmeye çalışmışlar. Giysilerin   rahat , çarpıcı , bir o kadar da seksi olması kullanım amacını genişletmiş. Alışılagelmiş kalıplar , kadını sıradan gösteren sade ve işlevsel kumaşlar gardırobunuzun kullanılmayan bölmesine geçmek  için  sizi  bekliyor.  Çünkü  bu sezon kurallar yıkılıyor ve zincirlerinizi kırmanın vakti geldi de geçiyor. 

Tıpkı şarap gibi , yıllandıkça değer kazanan tıpkı bir tablo gibi bezi soldukça albenisi artan, kıymetlenen , Vintage Denimden bahsediyorum tartışmasız. Tekstilde, bir ürünün vintage olabilmesi için, bir geçmişi , tarihi olması , bir hikayeyi barındırması  gerekmektedir.Biz tasarımcıların  kalp atışlarını  hızlandıran, bakarak  feyz aldığımız, dokundukça  ilham kazandığımız  bir tarz,  vintage denim.  Dünyanın dörtbir yanında vintage denim satan mağazalar bulunmaktadır. Şu son yıllarda özellikle İstanbul'da bir çok tasarımcı ve manken hanımlarımız da secondhand,  vintage ürünler satan butikler açtılar.

Fazla Kilo, ikibinli yıllarda fastfood beslenen gençliğin en önemli sorunu haline geldi. Bunu göz ardı etmeyen trendsetterlar ve modacılar, fiziksel kusurlarımızı kabullenip, kendimizle barışık olmamızı ve istersek sahip olduğumuz kusurlarla da şık ve gözalıcı olabileceğimizi kanıtladılar. Buradaki en önemli nokta , kişinin kendini ve vücudunu çok iyi tanımasıdır. Zaten bunu farkında olmadan da olsa yıllardır aynanın karşısında kendimizi inceliyerek  hepimiz yapmaktayız. Ancak önemli olan bu bilgiyi doğru bir şekilde kullanabiliyormusunuz?